Academy

Kötü Yazma Tavsiyesi

post-title

"Lisabeth, yazmayı tarafsız bir araç değil, sosyal olarak konumlandırılmış bir pratik olarak görüyor. Onun argümanı, metinlerin kültürel yapılar olduğuna dair beşeri bilimler ve sosyal bilimlerde yaygın olarak benimsenen görüşlerle uyumludur. Bu görüş, elbette Lisabeth’in yazma ile ilgili ‘her şeyin gideri var’ görüşünü savunduğu anlamına gelmez. "

Piyasada çok kötü yazma tavsiyeleri var. Çoğu iyi niyetle yapılıyor. Çoğu, endişeli yazarlardan faydalanmayı amaçlamaz. Fakat ne yazık ki, yazı tavsiyesinin kolayca bulunabilmesi daima faydalı olduğu anlamına gelmemektedir.

Bu önemli mi? Sorumluluğu tavsiyeye uyana ait belki? Pekâlâ, yazma ve bilhassa akademik yazma üzerine birçok araştırma var. Bu yüzden ara sıra kendimi yazma tavsiyesi veren insanların neden eldeki kanıtlara başvurmadığını merak ederken buluyorum.

Akademik yazma çok disiplinli bir araştırma alanıdır. Size birazcık taslak vereyim; bu taslak kesinlikle tam değil fakat bazı temel bileşenleri göstermek için kâfidir.

İngilizce, Yazma ve Retorik ve İletişim fakülteleri dil ve dilbilim öğrenimine, yazarlar ve yazma pratikleri üzerine yapılan araştırmalara ev sahipliği yapar. Her üçünün kendine özgü gelenekleri ve kendi külliyatları var. Her üçü de alt alanlara sahiptir. Örneğin dil ve dilbilim, tür çalışmaları, söylem çalışmaları, derleme dilbilim, sistemik fonksiyonel dilbilim ve yeni okur-yazarlık çalışmalarını içerir. Ardından kompozisyon çalışmaları, ikinci ve yabancı dil olarak İngilizce ve akademik amaçlı İngilizce gibi uygulamalı alanlar var. Bu alanlar sadece diğer alanların dil ile ilgili araştırmalarından yararlanmaz aynı zamanda kendi araştırmalarını da yaparlar.

Psikologlar akademik yazma davranışlarıyla ilgilenmektedirler. Yazma alışkanları hakkında gördüğünüz tavsiyelerin çoğu- hızlı yazma, günlük yazma, motivasyon- arasındaki bağlantı bazı zamanlar alan dışındakilere aktarılırken kopsa da psikoloji araştırmalarından kaynaklanır.

Antropologlar uzun zamandır yazma ile ilgileniyorlar ve ilgili sosyal bilim disiplinleri de yazmaya ilgi duyuyor; bu bilim kısmen, yazmanın belirli kültürel/maddi/sosyal olarak yerleşik bilgileri üretme biçimlerine odaklanmaktadır.

Ve eğitimden bahsettim mi? Burada daha fazla yazma araştırmacısı var ve biz çoğunlukla yazma öğretimi ile ilgileniyoruz. Bazılarımız araştırmacı geliştirmeye tahsis edilmiş özel bir birimde bulunurken benim gibi başkaları da eğitim fakültesindeyiz. Akademik yazma ile ilgilenen eğitim araştırmacıları, disiplinlerimizi geliştirmeyle birlikte başka disiplinlerde yapılan çeşitli araştırmalardan da yararlanmakta. Örneğin genellikle yazma grupları, yazma kursları ve acemi eğitim programlarını araştıran lisansüstü destek hizmetlerindeki eğitimcilerdir. Eğitimciler, çoğu kez ‘Yaratıcı Yazma’ (İngilizceye dönüş) pedagojilerini de kullanır.

Bu hiçbir şekilde akademik yazma üzerine araştırmanın ve öğrenimin nerede bulunabileceğini gösteren kesin bir liste değildir. Fakat yazma tavsiyesi olduğunu ve ayrıca araştırma-bilgili yazma tavsiyesi olduğunu iddia etmek için yeterlidir. Tercih ettiğim şeyde sürpriz yok.

Son zamanlarda ‘Yazma Hakkında Kötü Fikirler’ kitabının editörleri Cheryl Ball ve Drew Loewe’nin motivasyonlarını çok iyi anlıyorum.

Yazma Hakkında Kötü Fikirler, lisans öğrencileri için rutin olarak verilen bazı genel ipuçlarını ve püf noktaları ele alır. Kitapta söylenen bazı konular aynı zamanda doktora yazımı ve daha genel olarak akademik yazım için de uygulanabilir.

Yazma Hakkında Kötü Fikirler altı bölüme ayrılmıştır. Bunlar, iyi yazmanın ne olduğu hakkında kötü fikirler; iyi yazarların kim olduğu hakkında kötü fikirler; stil kullanımı ve dilbilgisi hakkında kötü fikirler; yazma teknikleri hakkında kötü fikirler; yazma türleri (janra) hakkında kötü fikirler; yazmayı değerlendirme hakkında kötü fikirler; yazma ve dijital teknoloji hakkında kötü fikirler ve son olarak yazma öğretmenleri hakkında kötü fikirlerdir. Bu başlıklar her bölümde neler olduğu hakkında görüş verir ve bu çeşitli bölüm başlıklarıyla daha da belirgin hale getirilir.

‘Stil Kullanımı ve Dilbilgisi Hakkında Kötü fikirler’ başlıklı bölüm her biri yaklaşık üç ile beş sayfalık dokuz parçayı ihtiva ediyor. Ve bu yazarlar gözlerini şu noktalara dikti: Strunk ve White standardı belirledi; iyi yazarlar her zaman kurallarımı takip eder; yazarlar güçlü bir özgün ses geliştirmelidir; kendinizi yazının dışında bırakın; asla ‘ben’ kullanmayın; edilgen yapıdan kaçınılmalıdır; dilbilgisi öğretimi yazmayı geliştirir; iyi yazarlar dilbilgisine ait terminolojiyi bilmelidir; ve dilbilgisi, öğrenilecek kurallar olarak ayrıca öğretilmelidir.

Bu ayrı katkıların her biri spesifik araştırmalardan yararlanmaktadır. Örneğin Laura Lisabeth ‘Strunk ve White standardı belirledi’ başlıklı yazıda, bu en popüler metinlerin köklerinin 19.yy konuşma görgü kuralları el kitaplarına dayandığını savunuyor.  Lisabeth bunun önemli bir bağlantı olduğunu ileri sürüyor:

“Strunk ve White’ın iyi yazı olarak ortaya koyduğu türden yazılar, aslında İngilizcenin yerel ve dijital bağlamlarda kullanılmasını yansıtmayan ve farklı dil geleneklerinden çeşitli yazarlar tarafından uygulanmasının faydalı şekillerini sınırlayan ve dışlayan bir söylemdir. The Elements of Style tarafından inşa edilen İngilizce türünde ısrar etmesi, en iyimser görüşle bilgisiz ve etik dışıdır. En kötümser görüşle ise ırkçıdır.” (s.118)

Lisabeth, Strunk ve White tarafından benimsenen dil ‘normlarının’ ilk baskısının yayınlanmasından bu yana tartışıldığını gösteriyor. Bunu öneriyor:

“Strunk ve White’ın yazma konusundaki kötü fikrini söküme uğratmaya başlamanın bir yolu, Standart Akademik İngilizceyi diğer birçok dil arasında tarihsel olarak şekillenmiş ve kültürel olarak kendine özgü bir dil gibi anlamaktır. Belirlenmiş, değişmez ve tarafsız söylem olarak inşa edilmiş akademik yazma kavramını yeni bir çerçeveye oturtmalı ve bağlama göre değişen esnek bir dil uygulamaları aracı olarak düşünmeli.” (s.119)

Lisabeth, yazmayı tarafsız bir araç değil, sosyal olarak konumlandırılmış bir pratik olarak görüyor. Onun argümanı, metinlerin kültürel yapılar olduğuna dair beşeri bilimler ve sosyal bilimlerde yaygın olarak benimsenen görüşlerle uyumludur. Bu görüş, elbette Lisabeth’in yazma ile ilgili ‘her şeyin gideri var’ görüşünü savunduğu anlamına gelmez. Kitaba tüm katkıda bulunanlar gibi o da geleneklerin var olduğunu ve genellikle takip edilmesi gerektiğini kabul ediyor. Fakat okuyucuların Strunk ve White gibi metinleri mutlak yasalar olarak kullanmaya direnmelerini ve bunun yerine kültürel ayrıntılara, dijital, popüler ve (dil bilimcilerin söylediği gibi) Dünya İngilizcelerine açık olmalarını istiyor.

Aynı bölümde, Monique Dufours ve Jennifer Ahern-Dodson süreç tavsiye kurallarını ele alıyor. Kural odaklı yaklaşımların-her zaman bir taslak ile yazmaya başlayın, bir tez üretmek için her zaman bir dizi adım kullanın, sadece kısa aralıklarla yazın, bir seferde yalnızca bir proje üzerinde çalışın- değişmez gerçekler olarak görüldükleri takdirde sorun yaratabileceğini savunuyorlar.

Monique Dufours ve Jennifer Ahern-Dodson, kural odaklı yazma öğretiminin aslında geliştirmek için tasarlanmış becerilerin tam da altını oyduğunu öne sürüyor (s. 123). Yazarlar, açıkça çalışmadıkları zaman bile kurallara bağlı kalırlar. Dufours ve Ahern-Dodson okuyucularına şunları önerir: (1) kuralları önerilere çevirin ve (2) kuralların kullanımı hakkında sorular sorun. Bu önerileri çoğumuzun aşina olduğu bir örnek ile açıklarlar:

“Örneğin, çok yaygın olarak önerilen her zaman akılda kalıcı bir kanca (dikkat çeken -ç.n) ile başlayın önerisini ele alın. Yerinde, etkili anektodlar gibi akılda kalıcı kancalar, metnin ve şartların ihtiyaçlarını karşılıyorsa mükemmel bir tesir için kullanılabilir. Bir yazar bu taktiği deneyebilir ve ne olacağını görebilir. Metne nasıl bir tesiri var? Okuyucu kitlesinin ve bağlamın ihtiyaçlarını karşılıyor mu (örneğin retorik durumu)? Yazarın söylemeye çalıştığı şeyi anlatmasına katkıda bulunuyor mu? Gerçek okuyucular nasıl karşılık verecek? Bu şekilde, yazarlar teknikleri deneyebilir, etkileri hakkında tartışabilir ve seçenekleri arasındaki en iyi yol hakkında muhakemede bulunabilirler. Ve en önemlisi, yazarlar daha anlamlı olan kurallara alışılmış bağlılıktan ziyade amaçlarına ve niyetlerine odaklanırlar.” (s. 124)

Dufours ve Hern-Dodson’un yazarların kendileri için tanımlama ve seçim yapma kapasitesine odaklanan bakış açısı tüm kitap yazarları tarafından kabul edilmiştir. Onlar tavsiye veriyorlar; sadece tavsiye. Yazma problemlerini olağandışı olmaktan ziyade norm olarak anlarsak, o zaman daha iyi bir yazar olmayı sağlayan yöntem araçlarından ve tekniklerinden bir repertuar oluşturma anlamına geldiğini de anlarız. Biz yazarların yönergeye ihtiyacı olmadığını ileri sürüyorlar. Bunun yerine, her bir yazma işine belirli bir bölümde karşılaşabileceğimiz ve karşılaştığımız sorunları düşünerek yaklaşabiliriz. Ardından bu sorunların üzerine gitmek için hangi kaynakları kullanabileceğimiz hakkında düşünürüz. Çözümleri deneriz. Karşılaştığımız özel durumda bize neyin daha iyi sonuç verdiğini görürüz.

Yazma Hakkında Kötü Fikirler’de bulunan tüm bölümler ek bir okuma yapma ihtiyacı doğuruyor. Yazarların çoğu temel metinlere ve araştırmaya atıfta bulunur. Bazıları ayrıca araştırma kullanan tavsiye kitaplara ve bloglara da işaret eder.

Akademik yazımla ilgili deneyiminiz/deneyimim ne olursa olsun, çoğumuz bu kitabın bölümlerini okuyarak fayda sağlarız. Akademik yazımı araştıran ve öğretenlerimiz olarak muhtemelen yeni bir okuma konusu bulabiliriz. Akademik yazım konusunda görece yeni olanlar, sadece çok sayıda metin değil, aynı zamanda bazı faydalı bilgiler de bulacaklar. Hepsine katılmayabiliriz fakat tartışabiliriz. Bu herhangi bir bilimsel tartışma da olduğu gibi iyi bilgilendirilmemize yardımcı olur.

Kitaptaki materyaller okuyuculara, gittikçe artmakta olan bazıları iyi bazıları kötü yazım tavsiyeleri arasında ayrım yapmak için faydalı olan saçma yazım tavsiyesi saptayıcıları geliştirmelerine yardımcı olacak.  

Metnin kaynağı için tıklayın.


Yayımlanan bu yazı Türkçe’ye Yusuf Fırat tarafından sosyokritik.com için çevrilmiştir. Söz konusu metin, izin alınmadan başka bir web sitesinde ya da mecrada kısmen veya tamamen yayımlanamaz, kopyalanamaz, çoğaltılamaz, dağıtılamaz, içeriğinde herhangi bir değişiklik yapılamaz.

Related news