Saha Çalışması Mı Yapıyorsunuz? Anekdotu Göz Ardı Etmeyin

Anekdotlar çoğu zaman nihai metinlerde de kullanılır. Okuyucunun ilgisini çekerler. Fakat sadece eğlendirmek için bir metnin içine yerleştirilmezler. Ustaca seçilmiş ve gayet iyi yazılmış bir anekdot okuyucuların anlam katmanlarını görmelerine katkı sunar; tıpkı anekdotun araştırma aşamasında işimize yaradığına benzer bir şekilde.

Pat Thomson
Pat Thomson 20 Ağustos 2021
Saha Çalışması Mı Yapıyorsunuz? Anekdotu Göz Ardı Etmeyin

Bir kimsenin araştırmanız ile ilgili söyleyebileceği en kötü şey, [araştırmanızın] anekdot olduğu ve “bulgulara” dayanmadığı itirazı değil midir? Bu itirazın üstesinden gelmenin birçok yolu var ve burada yalnızca bir tanesini takdim etmek istiyorum. İşte o önemli nokta: araştırmada kullandığınız anekdot, araştırmanın tamamlayıcı bir parçasıdır. Ne araştırmanın TAMAMI ne de araştırmanın AMACI’dır. Bu, araştırmada bir BASAMAK ve çoğu zaman da bir başlangıç noktasından ibarettir.

İzah etmeme izin verin.

Anekdot, ekseriyetle kısa bir hikâyedir ve genel anlamda tecrübe edildiği gibi yazıya geçirilir; hayattan bir kesit, bir araştırma sinema verite (sinema veya televizyonda samimi gerçekçilik-çn) filminden bir sahnenin sözel hali gibi. Bir anekdot daima belirli bir bakış açısıyla yazılır; tecrübesi betimlenen kimsenin ya da bir olayın cereyan ettiğini gören bir kimsenin bakış açısıyla. Anekdotun temel unsurları şunlardır:

  1. Kısa ve açık bir hikâyedir.
  2. Çoğu zaman belirli bir durum veya olay ile ilgilidir.
  3. Tek bir merkezi düşünce üzerine odaklanır.
  4. Önemli ve somut detaylara yer verir.
  5. Alıntıları ihtiva edebilir.
  6. Olgunlaştıktan sonra hızlı bir şekilde nihayete erer.
  7. Bir konuya temas etmek ve hikâyenin okuyucunun hafızasında yer edinmesini sağlamak için bir tür can alıcı cümleye, ilginç ve şaşırtıcı bir sona ihtiyacı vardır (Van Manen, 1989).

Anekdotlar ekseriyetle saha çalışmasından neşet eder. Onlar, doğrudan doğruya hakkında konuştuğumuz şeyler ve o an içinde açık olmayan sebeplerden dolayı bizim hafızamızda yer edinen şeylerdir. Ely, Vinz ve meslektaşlarının ifade ettiği gibi:

“Her araştırmacı anlatmak için tutuştuğu (içi içini yediği) bir veya birden fazla hikâyeye sahiptir. Bunu yaşadığımız zaman, eve vardığımızda kelimenin tam manasıyla onu yazmak veya bir meslektaşımızı aramak ve anlatmak ve tekrar anlatmak için peşimizi bırakmayan bir hikâyenin özünü paylaşma konusunda yerinde duramadığımızı biliriz. Bu anekdotları, sizin için çağrışım yaptıkları zaman bilirsiniz: bu sizi kuşatır ve bunun hakkında kendi kendinize konuşursunuz. Hayal edin. Eğer başınızdan geçtiyse, ne demek istediğimizi anlayacaksınız. Bundan ötürü anekdot, yazılması gereken ilk anlatı biçimleri arasında yer almalıdır; ister iç yüzünü açığa çıkarmak için bir çağrışım olsun isterse de birçok olası form ve mahalde dayandığımız ve oynadığımız bir şey olsun.” (Ely, Vinz ve diğerleri s. 69).

Bu tür zor araştırma anekdotları, kazı çalışması yapılmaya değer faydalı şeyleri bünyesinde barındırır. Herhangi bir sebepten dolayı bizi bırakmazlar. Bu [anekdotları] yazıya geçirirken ve maharetle işlerken aniden beklenmedik bir keşif anı yakalarız.

Bir defa yazıya geçirildi mi, bir anekdota dair sorular sorabilir ve araştırmamıza neyi söyleyebileceğini deşebiliriz. Bir anekdot üzerinde durmak ve onunla çalışmak çoğu zaman farklı olan ve gözden kaçmış olabilecek bir düşüncenin yerini tespit etmemize olanak tanır. Anekdot, verilerimiz içinde bulunan birkaç ana temayı özetleyen bir tür metafor olabilir. Ya da daha detaylı analiz için makul bir istikamet sunabilir; saha çalışması ve/veya analizde daha da derinleştikçe giderek daha ayrıntılı bir şekilde çalışabileceğimiz bir şey bulabiliriz. Bir anekdot yanıtlar vermez; eleştirel düşünmeye ve verilerimizle söyleşmeye özgü ve spesifik bir başlangıç sunar.

Saha çalışmasının herhangi bir evresinde anekdotlar yazabilirsiniz. Ben muhakkak yaparım. Nihayete erene kadar beklemek zorunda değilsiniz. Çalışma ilerlerken anekdotlar yazarsanız, bunlar araştırma saha notlarınızın bir parçası olur; ya da araştırma esnasında düşüncelerinizle temas kurmak için faydalandığınız süreç ne ise. Anekdotları dilediğiniz zaman yeniden ele alabilirsiniz; [anekdotlar] olayların, etkileşimlerin, ilişkilerin, pratiklerin mekânı ve önemi üzerinde derinlemesine düşünmenize yardım eder.

Ely, Vinz ve meslektaşları, yazdığımız anekdotları eleştirel bir dikkatle gözden geçirmenin ve araştırma için değerini takdir etmenin faydalı olduğunu ileri sürüyor. Bu soruyu öneriyorlar:

Yazdığım anekdotlar, araştırmamın temel esasına en sarih bir şekilde odaklanmama sebep oluyor mu ve ilgilendiğim çalışmanın veçhelerini daha açık seçik görmeme yardım ediyor mu?

Anekdotlar çoğu zaman nihai metinlerde de kullanılır. Okuyucunun ilgisini çekerler. Fakat sadece eğlendirmek için bir metnin içine yerleştirilmezler. Ustaca seçilmiş ve gayet iyi yazılmış bir anekdot okuyucuların anlam katmanlarını görmelerine katkı sunar; tıpkı anekdotun araştırma aşamasında işimize yaradığına benzer bir şekilde.

Örneğin, kişisel tecrübemden edindiğimin ve sanat müzelerindeki öğrenme etnografisinin bir parçası olarak yazılan aşağıdaki anekdot, yazar olarak hem okuyucudan hem de benden daha fazlasını istiyor…

“2014 yılının Mayıs ayında ben ve eşim Arles, Provence bölgesindeki Musée Réattu sanat müzesini ziyaret ettik. Ziyaret esnasında sergi bulutlara tahsis edilmişti; Nuage adında bir sergiydi. Hemen ilerideki büyük bir oda bulut şeklindeki helyum balonlarıyla doldurulmuştu. Tam anlamıyla beklenmedik bir katkı değildi. Muhafazakâr elbiseler giymiş iki yaşlı Fransız çiftin biraz arkasında yürüyorduk. Bir müddettir onların peşinden gidiyorduk, dikkate değer çalışmalarda durakladığımızda onları gözden kaybediyorduk ve ardından onları tekrar yakalıyorduk. Müzenin gerektirdiği münasip sessizliklerini koruyarak, kendilerine ayrılan güzergâh boyunca düzenli bir tempoda yürüdüler. Balon odasının sonuna işaret eden kapı aralığına vardıklarında kadınlardan birisi döndü. Ayakkabılarını çıkarıp atarak odanın ortasına doğru parmak uçlarında yürüdü ve başta yavaşça balonları havaya atmaya başladı. Giderek artan bir şekilde balonlar havada uçuşana ve odanın tamamı süzülen açık gri yapay bulutlarla dolana kadar kadın daha hızlı attı. Kadın arkadaşlarının dönüp odadan ayrıldığını görmedi; onların şaşırmış ve mahcup yüz ifadelerini görebilecek kadar yakındık. On dakika boyunca onu seyrederek [orada] kaldık ve tam bir hızla dönen girdap bulutuna dönüştü. Biz yolumuza devam ederken dahi durma belirtisi göstermedi.”

Bu anekdot bir argümanın geleceğini öngörür. Belki de [argümanı] nereden yakaladığım sizin için aşikardır bile. Ama bu tekil, küçük olay içerisinde başkaca olanaklı anlatı dizileri var. Aslında argümanı nasıl gözler önüne serdiğim, analizimin geri kalan kısmına bağlıydı.

Anekdotlar da başka anlatı biçimleri gibi okuyucunun ilgisini bir noktada toplayabilir veya değiştirebilir; cevapları [açığa] çıkarabilir; sorular ileri sürebilir, doğru ve sorunsuz bir analiz gibi görünen şeyleri alt üst edebilir veya alternatif bakış açıları sunabilir. Mükemmel bir anekdot “bize temas edebilir, bizi harekete geçirebilir veya bize öğretebilir” (Ely ve diğerleri s.70). Bu anlatıları unutulmaz yapan anekdotların kısa ve sarih olmasıdır. Ve eğer kuyruk acılarına veya kendi efsanelerine (masallarına) dokunuyorsa, bu okuyucunun peşi sıra gelen analizi ve argümanı hatırlamasına yardımcı olur.

Bundan dolayı, araştırma sürecinde dilediğiniz zaman anlatılar yazabilirsiniz. Metnin son halinde görünür olmasalar bile, araştırmanız boyunca üzerinde çalışmaya değer. Onlar çoğu zaman önemli bir şeyin cevabıdırlar; anekdotu sadece bir kahve içerken sohbet etmeye veya kafede anlatırken kahkahaya sebep olan bir şey olarak düşünseydik, böyle bir kavrayışa sahip olamazdık.

Anekdot yazın ve ardından size neyi izhar etmeye çalıştığını soruşturun.

Referanslar

Ely, M., Vinz, R., Downing, M., & Anzul, M. (Eds.). (1997). On writing qualitative research. Living by words. London: Falmer.

Van Manen, M. (1989). By the light of anecdote. Phenomenology + Pedagogy (7) 232-253

Resim ve metnin kaynağı için tıklayın.

Yayımlanan bu yazı Türkçe’ye Yusuf Fırat tarafından sosyokritik.com için çevrilmiştir. Söz konusu metin, izin alınmadan başka bir web sitesinde ya da mecrada kısmen veya tamamen yayımlanamaz, kopyalanamaz, çoğaltılamaz, dağıtılamaz, içeriğinde herhangi bir değişiklik yapılamaz.